Pandantif, bir kubbenin kare planlı yapının üzerine oturmasını sağlayan bir mimari geçiş elemanıdır. Kubbeyi taşıyan kemerler ile kubbe kaidesi arasında kalan, köşelerdeki boşlukları dolduran, küresel üçgenlerdir. Profilden bakılınca içbükey olarak görünür ve iki duvarın köşe bağlantılarından açılarak, köşeyi bir kavise çevirir.
Pandantif kelimesi, bingi, aslan göğsü ya da küresel bingi olarak da karşımıza çıkar. Tromp ve Türk üçgeni terimleri ile birbirine karıştırılmamalıdır.
Pandantif Örnekleri
Trompa göre daha ileri bir aşamayı gösteren pandantifin gelişme süreci, ilk olarak Geç Antik Çağ’da Suriye’de başlamış; sonra Bizans Mimarlığı’nda ve Osmanlı Mimarlığı’nda sıkça kullanılmaya devam etmiştir.
Pandantifin olanaklarını tanımak ve geliştirmek Bizans mimarları tarafından olmuştur. Bu kubbeye geçiş elemanının kullanımının en eski ve en önemlilerinden biri Ayasofya’dır. Ayasofya kubbesi pandantif kullanılarak yapılmış ve o zamanın en geniş açıklığa ulaşabilmiş örneğidir.
Bizans etkisinin sonucu olarak İslam mimarisinde de sıklıkla kullanılmaktadır. Genellikle işlemelerle ya da İran’da sıkça örnekleri görüldüğü gibi nervürlerle süslenir. Osmanlı camilerinin birçoğunda bu kısımlarda Peygamber’in yakınlarının isimleri yazılıdır.
Pandantifler ve bunlara dayalı kubbeler, Doğu Ortodoks kiliseleri kubbelerinde ve Batı Avrupa’da Rönesans ve Barok mimari stili kilise binalarında da çok kullanılmıştır. Bu kilise binalarının çoğunda pandantiflerle kubbe arasına bir kasnak girmiştir. Roma’da bulunan Aziz Petrus Bazilikası pandantif süslemeleriyle ve kubbesiyle Vatikan’ın en göze çarpan yapılarından biridir.
1574’te bitirilen Selimiye Camii kubbesi ise sekiz sütuna dayanan bir kasnak üzerine oturtulmuş ve kasnak da 6 metre genişliğinde kemerlerle bağlanmıştır.
Fransa’da da bu küresel bingilerin birçok örneğini görebiliriz. Perigueux’deki Saint-Front ve Angoulême’deki Saint-Pierre katedrali en önemli örneklerindendir.
Daha fazla mimari terim için sözlüğe dönebilirsiniz.